26 Ağustos 2015 Çarşamba

Son Ayin - The Last Rite - Jasper Kent



Bir çok kişi (özellikle Fantastik edebiyat hayranları)  özel isimler verilmiş silahları özellikle kılıçları bilirler. Kendisine sahne ismi olarak da seçilen Bilbo Baggins’in kılıcı STING, ya da meşhur büyücü Gandalf’ın efsanevi kılıcı GLAMDRING. Hobbit filminde cücelerin önderi Thorin Oakenshield’in kılıcı ORCRIST. Biraz da Game of Thrones’dan örnek verecek olursam; Eddard Stark’ın dev kılıcı ICE, Jon Snow’un kurt başlı kılıcı LONGCLAW veya Arya Stark’ın minyatür kılıcı NEEDLE gibi. Peki bir kayaya saplanmış ve çıkaran kişiyi kral yapacağı söylenen Kral Arthur’un kılıcı EXCALIBUR. Sadece kılıçlar değil başka silahlara da isimler verilmiştir. Harry Potter’ın akıl hocası Albus (Percival Wulfric Brian) Dumbledore ‘un MÜRVER ASA’sı,  ya da Nagasaki’ye atılan atom bombası FAT MAN, Hiroşima’ya atılan bombaya da LITTLE BOY bunlardan birkaç tanesi.

Bugün benim değinmek istediğim silah ise ASCALON. Bazıları için kılıç bazıları için ise mızrak olan St. Geoge’un silahı. Peki neden bu silah? Ben daha önce duymamıştım ama Danilov Beşli’sinin sonuncusu “Son Ayin’de” (Jasper Kent)  St. George ile ilgili bir hikaye ile kitabına başlayınca biraz inceledim ve ilginç bilgilere ulaştım ve bunu sizlerle paylaşmak istedim.

St. George, 23 Nisan 303 yılında Nicomedia’da (bugünkü İzmit)kafası kesilerek idam edilir. Kendisinden dini inancını Hıristiyanlığı terk ederek Roma İmparatorluğunun inançlarını geçmesi istenir. O dönemde Hristiyanlığa pekiyi bir gözle bakılmıyordu fakat St. George bu teklifi reddeder. Hıristiyanlığı terk etmez. Bunun sonucunda idam edilir. O günden sonra 23 Nisan bu olayın anısını yaşatmak adına Aziz George Yortusu olarak kutlanır. Fakat bizi ilgilendiren öykü bu değil!

Aziz George asıl ününü kimine göre orta Doğu’da bir ülkede kimine göre Kapadokya’da bir ejderhayı öldürerek kazanır. Bu ülkede bir gölün altında yaşayan bir ejderhanın şerrinden korunmak için her gün hayvanlarını kurban eden halk, kıtlık zamanı hayvanlar azalınca çocuklarını kurban vermeye devam ederler. Kurban olma sırası kralın kızı prensese geldiğinde oradan geçmekte olan St. George kendisini prenses yerine kurban edilmesini teklif eder ve gölün altındaki canavarla savaşıp, onu mızrağıyla (kimine göre kılıcıyla) öldürür ve halkı bu mezalimden kurtarır. İşte onu kahraman aşamasına çıkaran olay budur ve öldürürken kullandığı mızrağın adı Ascalon’dur.
 St. George o kadar ünü yayılmış ki birçok ülke onu kendi ülkelerinin koruyucu azizi olarak benimsemiş. Bu ülkelerin en başında İngiltere gelmektedir. Hatta İngiliz bayrağı St. George Haçı temel alınarak beyaz zemin üzerine kırmızı haçtan oluşmaktadır. Portekiz ordusu savaşta “Saint George” şeklinde naralar atarak savaşa girer. (Türklerin “Allah Allah!” bağırması gibi.) Gürcistan’da (Georgia) çokça sevilen bir azizdir. Benzer şekilde Ukrayna’da da Ejderhayı öldürdüğü gösteren heykeller mevcuttur.

İşin ilginç yanı Türkiye’de de azımsanmayacak kadar Saint George ile ilişkilendirilen yapı bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi Fener’de bulunan Aya Yorgi Patrikhanesi, Büyükada’daki Aya Yorgi Kilisesi, Samatya’daki Ermeni Surp Kevork Kilisesi gelmektedir. Benzer şekilde Avusturya Lisesi de Sankt Georg Avusturya Lisesi olarak bilinir. (Amblemi nedeniyle Galatasaray Spor Kulübünün ambleminin bu okuldan esinlendiği! söylenir.)

Bu kadar ön bilgilendirmeden sonra Danilov beşlisinin sonuncu kitabı ” Son Ayin” hakkına da bir iki şey söylemek istiyorum. Hikâyeyi bilmeyenler için kitap serisi Çarlık Rusya’sının kuruluş aşamalarından Son Çar 2.Nikola ve ailesinin öldürülmesi ve Sovyet devrimi ile sona eren Çarlık Rusya’sı arka fonunda bir vampirlik öyküsü. Gerçek Rusya tarihi, Çar Deli Petro’nun yoktan var ettiği (Seride çok önemli bir yer teşkil ediyor.) Saint Petersburg ve büyüleyici Moskova  ile Vampir hikâyeleri o kadar güzel bir şekilde kaynaştırılmış ki zaten birçok efsane ile örülü bir tarih bu kadar güzel anlatılabilir. Jasper Kent, J.K.Rowling’in Harry Potter serisinde büyücü ve cadılarla yaptığını , burada vampirler üzerinde uyguluyor. Aklınıza gelmeyecek açıdan vampirleri ele alarak heyecanı üst düzeyde tutmayı başarıyor. Vampiri öldürme metodları, tekrar canlandırma ritüelleri, Vampir çetesi kurmak, Işığı kullanmak vs. Rus tarihinde önemli olayları, ( Napolyon’un Rusya seferi, Devrimler, Ayaklanmalar, Alman’ların Rusya seferi, vs…) kaçınılmaz soğuğu ve karı ile yeterince detaylı anlatıp okuyucuyu sıkmadan bilgilendiriyor.   

En son kitabında ise yine bir deneme yaparak bu sefer geçen kitabında öldürdüğü vampiri onu öldüren kişinin bedeninde canlandırıyor.  Fakat kendisini öldüren kişinin ruhu da aynı bedende yaşamını sürdürmeye devam ediyor. Kitap birbirinden nefret eden iki varlığın aynı (artık iyice yaşlanmış) bedende birbiri ile mücadelesine tanık oluyoruz. Birbirinin düşüncelerini, anılarını görebiliyorlar. İsterlerse bir fikri saklayabiliyorlar fakat bunun nasıl yapıldığını öğrenmeleri zaman alıyor. Öte taraftan bedensel acı ve zevk her iki varlık tarafından hissedilebiliyor. Bu da hikâye boyunca değişik şekillerde kullanılmış.  Bir taraftan Danilov vampirden kurtulmak için kendisini bile öldürmeyi düşünürken, Iuda buna bedenin kullanımını ele geçirerek engel olabiliyor. Benzer şekilde bir şekilde Danilov’un da vampir olma ihtimali belirince Iuda bu sefer bedeni öldürmeye çalışırken Danilov hayatta kalmaya çalışıyor. Jasper Kent serinin sonunda diğer kitaplarında da yaptığı gibi güzel önermeler sunarak okuyucunun ilgisini çekmeyi başarıyor. Kesinlikle tavsiye edebileceğim bir seri. 

Keyifli okumalar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder