29 Eylül 2010 Çarşamba

Yaratılış Sırrı - Tom Knox

Yaratılış Sırrı, Urfa’da geçen bir Dan Brown romanı adeta. Arkeoloji, Tarih, Gerilim, Din, Mezhep, Okültizm , Cinayet, Dedektiflik, hepsi bir arada ve gerçekten sürükleyici!

Dan Brown’un “Melekler ve Şeytan’lar” kitabını okuduğumda Roma’yı bu kitapla birlikte dolaşmak isterim diyordum. Aynı şeyi bu kitabı okuduktan sonra Urfa için dedim. Çok yakın zamanda Urfa’yı gezmeme rağmen, bu kitabı önceden okumamış olduğuma gerçekten çok üzüldüm. Tekrar gittiğimde bu kitabı da yanıma alacağım kesin! 

Kitap 2 ayrı hikaye ile başlıyor. Bir tanesinde Urfa’daki Göbekli Tepe’de bulunan arkeolojik kalıntılar hakkında bir yazı yazması için bir gazeteci gönderiliyor. İşin içinde arkeoloji olunca tarih ve din olmazsa olmaz! Çok ilginç bilgiler öğreniliyor ve internetten araştırınca, bu bilgileri neden yabancı birisinin kitabından öğrenmek durumunda kaldığıma gerçekten çok şaşırdım.

İkinci öykü ise çok kanlı bir soygun ile başlıyor. Sonra değişik ülkelerde yine kanlı dini ritüeller sonrası cinayetler işlenildiğine rastlanıyor. Artık aranılan seri cinayet işleyen bir çete. Dedektifler ile katiller arasında ülkeler arası koşuşturma başlıyor. (İngiltere, Fransa, İrlanda vs..) Bu arada Satanizm ile ilişkiler bulunmaya, ipuçları yakalanmaya çalışılıyor.

Sonunda bu iki hikaye bir şekilde birleşiyor ve çete ile gazeteci bir şekilde karşı karşıya geliyor. Tüm kitap gibi sonu da çok sürükleyici. Bir an önce  bitirmek için kitabı elinizden bırakamıyorsunuz.

Benim hoşuma giden yerlerden bir tanesi, yukarıda da bahsettiğim gibi Urfa’nın bu kadar tarihi önemde bir yer olmasını öğrenmem oldu. Tamam Balıklı göl, İbrahim peygamberi biliyorduk ama Adem ile Havva’nın yasak elmayı yedikten sonra cennetten kovulunca Harran’da yaşadığını bilmiyordum. Daha neler neler. Göbekli tepe başlı başına bir tarihmiş!

Diğer hikayedeki cinayetler çok vahşi fakat itici değil. Dehşete düşüyorsunuz ama bu bir sonraki sayfada ne olacağı merakınızı azaltmıyor, aksine kamçılıyor. Benzer bir durum Jonathan Demme, Hannibal Lecter karakteri ile vermiş. Kurbanlarını öldürürken bir sebep sonuç ilişkisi kuruyor. Tarihi bir olayla bağdaştırıyor kimi zaman. (Camdan aşağı atıp, astığı dedektifin bağırsaklarının, yerçekimi ile mideden fırlayıp aşağı kadar uzaması gibi) Bu kitapta da Satanizm veya okültizm tarihindeki benzer ölümler tekrar canlandırılıyor. Okurken insan ürperiyor.

Seri katillerin IQ’sunun normal insanlarınkinden daha yüksek olması gibi bir bilgi de insanı düşündürüyor doğrusu. Normal insanlarının yaşamları yeterli gelmemeye başlayınca bu tip marjinal fikirlerle kendilerini oyalamaya çalışıyorlar.

Sonuçta, çok sürükleyici ve bilgilendirici bir kitap. Türkiye’de geçen bir roman olması başka bir zevk veriyor.

Obelix


1 yorum:

  1. Son zamanlarda okuduğum en güzel romanlardan birini bitirdiğim için hafif bir üzüntü duyuyorum diyebilirim.Şimdi ne yapacağım ?
    Başladım Urfa ile ilgili detayları incelemeye, sonra insanlığın evrimi de cok önemli bir konu haline geldi.
    Cok heyecanlı olan bu kitabın konusunun özellikle ülkemizde gecmesi ve tarihi bilgilerininde doğru olması insanın içinde çok merak uyandırıyor.
    Evet soralım bakalım, insanoğlu neden avcılık-toplayıcılık gibi daha kolay bir iş varken tarım gibi daha zahmetli bir işe yöneldi?
    Neden gercekte de Urfa'da ki Göbekli Tepe'nin üstü örtülmüş?............. bu gibi bir dolu soru var.
    İşte okuyucuya kitap bittikten sonra bile araştırma ihtiyacı veren bir roman benim için baştacı olmustur artık :)
    Bunların yanı sıra sizlere bir tavsiyem ; kitapta yer alan "Nefilim" (Nephilim) konusunu bir incelemeniz, bakın bakalım altından ne çıkıyor? :))
    TYPHOON

    YanıtlaSil