3 Ekim 2010 Pazar

Ejderha Dövmeli Kadın - Stieg Larsson

Stieg Larsson’un Millenium üçlemesinin ilk kitabı. Çok heyecanlı ve sürükleyici bir kitap. Artık eskimiş olduğu için herkes tarafından az çok tanınan kitabı. Filmi de vizyona girdi.

Kitap çok akıcı ve sürükleyici olduğu için, (Baştaki ilk iki bölüm biraz yavaş gitmesine rağmen özellikle kahramanları daha yakından tanımamız açısından bilgilendirici.) okuyucu elinden bırakamıyor.

Kitap, gazeteci Mikael Blomqvist’i tanıtmakla başlıyor. Bir yolsuzluğu araştırırken, nasıl yanlış bilgilendirme yüzünden hapis cezası aldığını anlatıyor. Bu aşamadan sonra kitabın ana konusuna giriyor. İsveç’te bizim Koç veya Sabancı grubu gibi zengin Venger ailesi’nin artık emekli başkanı Mikael ile temasa geçerek 35 yıl önce ortadan kaybolan Harriet adındaki yeğeninin olayını incelemesini istiyor. Bu ortadan kaybolma olayını araştırırken Venger ailesinin tüm üyeleri ile tanışıyoruz. Her bireyin farklı özellikleri olduğu gibi Faşizm ve Nazizm ile yakından ilgilenen akrabalar olması araştırmayı heyecanlı kılıyor.

Venger ailesinin geçmişi ile araştırma devam ederken Din’le alakalı seri cinayetler işlendiği ortaya çıkıyor. “Seven” filmindeki gibi 7 ölümcül günah ile ilişkili cinayetler, bu kitapta başka bir şekilde ama yine din’le bağlantılı olarak ele alınmış. Bu cinayetlerin ortaya çıkmasında en büyük pay, aynı zamanda çok büyük bir bilgisayar hacker’ı olan Ejderha Dövmeli Kız’ımız Lisbeth Salander’in. Bu kitapta yardımcı karakter gibi duran Lisbeth, üçlemenin diğer iki kitabında ana karakter olarak yer almakta. 

Kitaptaki son, okuyucuya göre farklılık gösterse de (kimi sürpriz olarak nitelerken, kimileri de beklenen sondu, hiç şaşırmadım dedi.) Seri cinayetlerin din ile ilişkisi, ipuçların titizlikle ele geçirilmesi (filmde biraz üstün körü geçiliyor.) , yavaş yavaş tırmanan gerilim, karakterlerin detayları hepsi de kitabın klasik olması için ayrı birer sebep.

Obelix 

1 yorum:

  1. Onlarca ülkede satış rekorları kıran, fakat bu başarıyı görmeye ömrü vefa etmeyen İsveçli gazeteci Stieg Larsson 'in Millennium üçlemesinin ilk kitabı...Elinizde su gibi akıp giden bu kitap, başlıyor ve bitiyor. Ustaca yazılmış ve kurgulanmış, ayrıntıları atlanmamış, okurken bile olayların bir film tadında betimlenip hissettirildiği bir kitap. Bana; sizce yazar hangi akımdan etkilenmiş diye sorsanız, cevabım "Sadizm" olurdu. Kitaptaki karakterlerin %50'ı sadist! Bununla birlikte Nazi yanlısı kimlikler hikayeyi ilginçleştiriyor (Ülkenin oldukça üst tabakasında bir zenginliğe sahip aile bireylerinin bu kadar uç noktalarda siyasi ve ideolojik görüşleri olması!). Kitabın bazı bölümlerinde vücut ısınızın düştüğünü hissedeceksiniz.

    Yazar, her bölümde, bölüm isimlerinin hemen altına İsveçteki kadınların durumuyla ilgili anket sonuçları ekleyerek gerçek hayattaki kadın hakları konusundaki hassasiyetini oldukça açık bir biçimde vurgulamış...

    Kitabın sonu, -üçleme olduğu için- tahmin ettiğim gibi bitti, Lisbeth'in müthiş zekasına yakışır biçimde..Okumaktan büyük zevk aldığımı söyleyebilirim.

    YanıtlaSil