16 Ocak 2011 Pazar

Şah&Sultan - İskender Pala

Yavuz Sultan Selim ile Şah ismail arasındaki mücadele, her iki tarafın bakış açısıyla anlatılmaktadır. Reha Çamuroğlu'nun "Şah İsmail"inde Şah İsmail tarafından anlatılan tarihi olaylar bu sefer her iki tarafın bakış açısıyla anlatılmıştır. Her iki tarafın iktidar olmaları aşamaları, savaşları, mücadeleri anlatılmıştır. Bu arada her iki tarafın "Taçlı Hatun" Bihruze'ye karşı duyulan sevgi, kitabın en önemli  olaylardan biridir.

Kitapta her bölüm bir beyitle başlamaktadır. Selim, Selimi mahlasıyla yazmıştır. Şah İsmail'in beyitleri ise Hıtay ellerin sahibi anlamına gelen "Hıtayi" mahlasıyla yazılmıştır. Fakat Çaldıran şavasında büyük hata yaptığını kabul ederek "Hatayi" mahlasıyla yazmaya başlar.

Kitapta karşıtlıklar, ikilemler sorgulanmış, irdelenmiştir. Yavuz - İsmail, Sultan - Şah, Bihruze - Gülizar Begüm , Kamber - Hüseyin, Sevgi - Aşk, Sevgi - Kıskançlık anlatılmıştır. Şah İsmail'in bakış açısını Kamber tarafından; Osmanlı bakış açısını da yine bir kızılbaş olan Hüseyin Can tarafından dile getirilmiştir. Bu tarihi romanda savaşların ortasında yaşanan aşk ve sevgiler Taçlı Hatun Bihruze ağırlıklı olarak yaşanmıştır. Ömer, Yavuz Sultan, Şah İsmail, Kamber hepsi de güzelliği dillere destan Taçlı Hatun'a aşık olmuşlardır.



Yavuz Sultan Selim, şehzadeliği sırasında Trabzon'da babası 2. Beyazıd'ın ve kardeşlerinin zayıflamış yönetimleri sırasında güçlenen Safevi devletini ve Şah İsmail'in giderek büyük bir güç olmasını üzülerek izlemektedir. İçin için bunu kabullenemese de Osmanlı'nın zayıflığının bunu hazırladığı ve hızlandırdığını düşünmektedir. Şah ismail'in taraftarlarının Anadolu'da Kızılbaşları örgütlemeleri ve halifeler kızılbaş halkları Şah İsmail'in yanına göç etmeleri yönünde teşvik etmektedir. Şehzadeleği zamanında tüm bunları görüp içten içe Şah İsmail'e karşı büyük bir düşmanlık beslemektedir.

Padişah olduktan sonra ilk olarak Anadoludaki kızılbaşları ve Şah İsmail'in halifeleri üzerine gidip onları sindirir. Şah İsmail de benzer şekilde Tebriz'e girince tüm Sünni Müslümanları kırmıştır. Kızılbaşlığı kabul etmeyen Sünnileri Kızgın yağlarda işkence ederek öldürmüşlerdir. Beş vakit namazı 3 vakite indirmiş ve Ezanı değiştirmiştir. Şah İsmail'de daha da güçlenip İstanbul üzerine yürüyüp, Osmanlı'nın düzenli sistemini ele geçirmek istemiştir.

Şah İsmail, ilk olarak Gülizar Begüm ile evlenir ve çocuğu doğar. Daha sonra Taçlı Hatun (Bihruze) ile evlenir. Güzelliği karşısında her şeyi feda etmeye hazır olmasına rağmen , Taçlı Hatun'dan gerekli ilgiyi göremez. Her türlü sevgi gösterilerine rağmen yataktaki aralarına konan kılıçın kalkması için yeterli olmaz. Yavuz Sultan Selim'de şehzadeliği sırasında Tebriz'e bir derviş kılığında girerek Şah İsmail ile karşılıklı Satranç oynar. Orada gördüğü Taçlı Hatun, Selim'in de aklını başından alır.

Çaldıran'da iki ordu karşı karşıya gelene kadar karşılıklı gönderilen mektuplar, kelime cambazlıkları birbirlerine duyulan düşmanlığı körüklemiştir. Savaş çok kanlı geçer. Daha önce hiç bir savaşta yenilgi yüzü görmeyen Şah İsmail atlıları, Yavuz Sultan Selim'in topçuları karşısında çok fazla dayanamadan yenilirler. Şah İsmail, canını zor kurtarır, kaçarak savaş meydanından uzaklaşır.
Fakat geride sonradan çok pişman olacağı , ve kendi sonunu hızlandıran en büyük hatasını yapar. Taçlı Hatun'u savaş meydanında bırakıp onsuz uzaklaşır. Daha sonra O'nu almak için çok uğraşsa da Yavuz Sultan Selim, Taçlı Hatun'u geri göndermez. Yavuz, ölümüne kadar Taçlı Hatun'a uzaktan sevgi besler ve her zaman iyi bir şekilde yaşaması için yardımlarını esirgemez.

Kitap,  iki Türk kumandanın, ordularında bulunan Hıristiyan birliklerin yardımıyla nasıl Müslümanları katlettikleri anlatılmıştır. Her iki kumandan da hıristiyanlarla çarpışmamış, hayatları boyunca müslümanlara karşı savaşmışlardır. Yavuz Sultan, babasının ölümüne sebep olurken, Şah İsmail' annesini ölüm emrini vermiştir. İkisi de Taçlı Hatun'u sevmiş ama Sultan onurundan,   Şah ise gururu yüzünden sevgiliyi teslim alamamışlardı.

Yavuz, Çaldıran'dan sonra Mısır ve Memlük üzerine yürüyerek Mercidabık ve Ridaniye seferlerini yaptı. Daha önce 8 padişahın aldığı toprakları tek seferde ikiye katlamıştır. Şimdilerde oynayan Kanuni Sultan "Sülüman'ın" babasıdır. Hıristiyanlar üzerine yapacağı seferde babasının beddua ettiği gibi "Şir pençeler" yüzünden ölmüştür.

Bu kitap'ta öğrendiğim ilginç bilgiler;

* Ganimetler, ilk önce hekimler ve ölü yıkayıcılar, ardından hocalar, alimler derken en sona kalanlardan da Sultan payını alırdı."
* Timur'un Yıldırım Beyazıd'ı yenmesinden sonra esir düşürdüğü eşini çıplak olarak içki dağıtmaya zorlaması sonucu, Osmanlı padişahların Türk kızları ile evlenilmesi töreden çıkarılmış.
* Kızılbaşların mürşidi ve piri olarak Kalender Çelebi'yi seçtiği semah da Şah İsmail'in oturduğu posta Taçlı Hatun postu diye ad koydu. Bundan sonra tüm semahlarda Taçlı Hatun adının  yaşatılmasını sağladı.
* Şah, aynı semahın başında bir mum yaktı. Mum sönünceye kadar semahın devam edilmesini buyurdu. O geceden sonra her meydan semahının, bir mumun uyandırılmasıyla başlayıp sönmesiyle sona ermesi adet edildi."
* Yavuz Sultan Selim, ölünce saraydaki bütün atların gözlerinden yaşlar akıyordu, çünkü atların gözlerine tuz sürülmüş.

Sevgi üzerine yapılan irdelemelerden bir kaç tanesi;
- ..."Selil, Selma'nın yakasının düğmesinden kıskandığı, saçları değdiği vakit bile içinin eridiği o kuğular gibi boynunu..."
- ..." aşırı sevgi kıskançlığı, kıskançlık uzaklaştırmayı, uzaklaşma da azalmayı tetikliyordu."
- ..."sevginin karşılıklı oturup birbirinin yüzüne bakmak olmadığını, bilakis yan yana oturup aynı noktada aynı hedefe bakmak olduğunu anlamıştım."
- "İnsan sevgiye hükmeder; ama aşk insana hükmeder."
- " Kişi sevgiyle varlığını, ama aşk ile hakikatini tanıyordu. Çünkü aşk, kendisinden geçip sevgilideki gerçekliğe ulaşmanın adıydı."
- " İnsanın zihnine takılan öfke, gönüldeki sevgiyi örtüyor ve göstermez oluyordu."
- "... seven işin başlangıcında sevgiliyle ilişkilendirilen, ona benzeyen her şeye ilgi duyuyor, benzemeyenleri bile ona benzetiyor, bundan haz alıyordu....sevgi kemale erince seven, mükemmeliğin yalnızca sevgilide olduğunu far eder ve artık ona benzer bir şey bulamaz."
- "Sevilen, bir sevenin aynasına sahip olmadığı zaman kendi güzelliğinin mükemmeliğini göremiyor ve bundan rahatsız oluyordu."
- " Sevgi eşitlikten ziyade kölelik demekti zaten. Sevgilinin kölesi olmaya hazır olmayan bir kişi, sevginin hakikatine eremezdi."
- " İnsanlar birbirlerine gülüyorlarsa aralarında nefret, birbirleriyle gülüyorlarsa aralarında sevgi çoğalıyordu."

Yazar'ın dili ve irdelemeleri ile okunmayı hakkedecek bir kitap ortaya çıkmış. Ne yazık ki okuduğum ilk kitabı olması benim kaybım olduğunu düşünüyor, diğer kitaplarını da okuyarak eksiklerimi kapamayı düşünüyorum. Şiddetle tavsiye ederim.

1 yorum:

  1. Güzel bir paylaşım olmuş eline sağlık. Gerçekten kalite bir kitap ayrıca Osmanlının incelikler medeniyeti olduğunu bir kez daha göstermiş. Okumayan arkadaşlar tereddüt etmeden alsınlar ellerine...

    YanıtlaSil